28 Ağustos 2013 Çarşamba

Eski

Çalıyor: Gün Usulca-E.G.
Ayarlar: mevcut şarkı tekrarlanıyor.
O şarkının o yeri: 1:45

Daha iyi bir kulaklık alıp şarkıma kaldığım yerden devam ediyorum. Her şeyin hakkını vermek lazım. Birden çok sıcak geliyor, camı kapattığımı fark ediyorum.İstemeye istemeye kalkıp açıyorum.
Akvaryumun temizlenmesi lazım.Akvaryum dediğim de üç geveze balık.Biri Orhan,biri Melih.Oktay öteki.

Kitaplığımdan sarkan ahşap,uçuşkan martıya takılıyor gözüm.Geçen gittiğimde İzmir'den almıştım.Dükkanın sahibi yemeğe gitmiş.Yaklaşık bir saat onun gelmesini beklemiştik.Bu arada devlet dairesi çayının saat üç civarındaki tadında çaylarımız geldi beklediğimiz yerde.Birkaç kez dükkana girip çıktım.'Sen ne yapıyorsun?' diyen olmadı. Oldukça değerli şeylerin olduğu dükkanı soysam kimsenin ses çıkaracağı yoktu.Ama tütsü kokuyordu dükkan zaten.Soyulmazdı ki. Çok güzel şeyler vardı çünkü.Öyle yerler kötü insanlar gelmezdi.

Dükkan sahibi de çok nazikti zaten.Ben söylemiştim.Böyler yerlerde güzel insanlar olurdu.

Özlediğim çok şey var.

Bir yerin müdavimi olmayı çok özledim.Güzel insanlarla karşılaşmayı,tanıdık yüzleri,Yadigar'ı, Suat abi ve garip çalışanlarını, şişman ama gotik Ece'yi, falları çıkan Kurban Abi'yi, artık orada olmayan Nimet Abla'yı,çam kokan bodrum katta ödev yapmayı..

Ama zaten Suat Abi ile Nimet Abla boşandılar.Yadigar kaçtı, Ece mezun olmuştur.Kurban Abi kim bilir nerededir.Bodrum kat depoya dönüştü.

O zamanlar benim badi parmağıma kuşlar konuyordu daha.Çalıkuşu'nu heyecanla okuyor,hemen her konsere gidiyor,sınavlara bir ders önce çalışıyordum.Okul geceleri vardı o zamanlar,ve her yıl sonunda baloya giderdik.Ve her mesaj için 2 kontör feda ediyorduk.Kenan Doğulu'nun 'Aklım Karıştı' klibi erotikti daha.Benimse yemyeşil ayakkabılarım vardı.İnatla her şeyin altına onu giyiyordum.Kotun altına,eteğin altına,okula..Kırmızının altına,morun altına..

Aslında hiçbir şey iyiye gitmiyor.İzlerini silemeyeceğim yaralar açılıyor aslında tam da o zamanlar. Yeşil ayakkabılarım rahat ama artık küçük geliyorlar.Muhabbet kuşlarım birer birer kaçıyorlar.O yaz boynumda kalıcı bir iz kaldı.Ne zaman unutsam bazı şeyleri, kanmaya başlasam bakışlarına insanların..Elim boynuma gider.

O zamanlar evimiz küçücük.Şimdikinden bir oda daha eksik ve babamın eşya merakından dolayı tıkış tıkış.Eşyalar nöbetleşe kullanılıyor,o derece.Ama güzel işte.Koridordaki garip renkli ama annemin ısrarla'gül kurusu' deyip durduğu halı,yatağımın açılınca kapatamadığım çekmecesi, kocaman kitaplığım ve yatağım güzel işte.Güzel.

Yine görüyor pencerem Ay'ı. Ama öyle değil işte.
Sürekli odamın şeklini değiştiriyorum.Bir buçuk sene oluyor neredeyse,bir türlü tam olarak yerleşemedim. Döndürüyorum olmuyor,taşıyorum olmuyor.

Burada kötü bir başlangıç yaptık sanırım.Çünkü üniversiteye başladığım ay aldığım parfümün kokusundan şimdilerde tiksiniyorum.Yeşile tahammülüm yok. Rüyalarım hiç kendi evimde geçmiyor.Kendimi buraya ait hissetmiyorum.Sevmiyorum ben burayı.

İçim sıkılıyor.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder