4 Mart 2013 Pazartesi

kaybetmek

İnsanın kaybetmekten korktuğu şeyler olmalı hayatta.Bunu uzun zaman hissedememiş olmanın verdiği soğukluk hissiyle yaşıyordum.
Öyle ki 'buzlar kraliçesi' derlerdi arkadaşlarım.
Üzülmekten kaçmamalı.
Kalbin kırılması korkutmamalı.
Neden? Hemen çıkarıyorum ağzımdaki baklayı;

Bir terazi duruyor kalbin tam ortasında. Ondandır boynumda taşıyışım Themis'in vazgeçilmezini.
Bir tarafta ne eksik kalırsa hemen öteki kefeden de eksiliyor. Üzülmekten vazgeçtiğimiz anda mutluluktan da geçiyoruz aslında. - ler + ları götürüyor matematikteki gibi.
Ve 0 larla kalakalıyoruz.
Boş.

Ne zaman gözlerimden yaş gelmeyeceğine dair söz versem kendime, bütün gülüşlerimin rengi soluyor. Yarım ağızla söylediğim neşeli cümleler sırıtıyor arka cebimde. Sebepsiz - kendim de bilmediğimden,belki kendime sormaya cesaret edemediğimden- iç çekişlere bırakıyor yerini nefeslerim.
Velhasıl kelam, kahkahalarımı da götürüyor beraberinde göz yaşlarım.
Nasıl ki yağmurda eriyen şeker taneleri gibi değilsek , camdan bir kalbimiz de yok aslında. Bu öğretilmiş bir derin acı çekme mecburiyeti.
Kalp kırılır, tamir olur..Elbet yine kırılır,yine tamir olur.
Unutmak kendimize hatırlatmamaktan geçiyor aslında.
Söylemesi kolay, uygulaması zor matematik formülleri gibi.
Farkındayım.
Yeniyetme iyimserliğinden epey uzaktayım aslında.Sadece..
Çıkmaz sokakta tünel kazıyorum.

02.10.2012, 21:11 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder