9 Mart 2013 Cumartesi

bu gün

Çok garip bir gün geçirdim günlük.Kötü demeye dilim varmıyor ama masal gibi de denemez.

Hiçbir şeyi ucundan kıyısından yapamadığım gibi ya çok kötü ya çok güzel anlar geçiriyorum gün içinde de.Azıcık üzüleyim ya da biraz mutlu olayım diyemiyorum.
Güneşli olmamasına rağmen güzel bir cumartesiye uyandığımı düşünüyordum.Biriciğim normale nazaran erken uyanmış,güzel de bir kahvaltı yapmıştım.Kötü geçemezdi..Aheste aheste dükkanları gezeyim,belki bir yerde bir şeyler içeyim , kendime bir gün ayırayım diyordum ki..

Hattımı taşımayı beceremedikleri için kötü makyajlı ve pofuduk iki kızla tartıştım.Kaldı ki oraya gitmek için en kötü yerdeydim ve yaklaşık yarım saat yürüme mesafesine mal olmuştu.Geri dönmek de istemediğimden kötü başlayan cumartesi maceramı bir şekilde güzelleştirmem gerekiyordu. Yavaş yavaş tekrar içeri girip önce bakarak ama görmeyerek,sonra alışkanlık duygusuyla reyonları dolaştım.Babaanne kıyafetleri, şekerlemeler,cici kız kitapları..
O sırada pembe ve beyaz renkte kurabiyeleri görünce 'Dur!' dedim. 'Dur Nünü,bu bi işaret!'. Hemen kurabiyeleri kaptığım gibi yanına bir paket de süt aldım . Yetmedi, güzel meyveler aldım yanına da.Evet,işte şimdi kulağıma güzel müzikler geliyordu.Önceki hayatımda gurme falan olmalıydım.Bir yemeğin içinde hangi baharat var, neye ne yakışır, hangi tat nasıl kokar, ne zaman ne yenir, neye ne iyi gelir..hepsini bilirim.Çünkülüm araştırmalarımın sonucu olarak dilimde normalin yaklaşık 2-3 katı lezzet pıtırcığı var!

Bir de sevmediğim huyum var ki durduramıyorum.Pek 'burada bu yapılmaz' kılıfına giremedim hiç.İçimde koca bir 'şimdi ya da asla' canavarı var.Nerede nasıl davranacağımı elbet bilirim , absürd durmaz yaptıklarım.Ama canım o kurabiyeleri yemek istiyorsa eve kadar bekleyemem.Kaldırıma bağdaş kurabilir,ayakkabı sıktıysa yalın ayak dolaşabilir,o kurabiyeleri her yerde yiyebilirim.Yedim de.


Birden şeker seviyemin yükselmesiyle beraber daha iyi hissetmeye başladım.Tam ben şapşal şapşal gülümserken yanımdan bel boyunda,kıvırcık sarı saçlı,kollarıyla sımsıkı sardığı kuzusuyla bir kız çocuğu geçti.Belki de o kadar kötü bir gün değildi ha?

Alışveriş merkezinden çıkıp mezarlıkta biraz kafa dinleyeyim dediysem de biricik sevgilim arayıp aklımdan şüphe etmemi sağlayarak bu fikirden vazgeçirdi.Ben de yavaştan eve yürüyeyim dedim.Veee ta daa!
Kayboldum.Aslında kayboldum sayılmaz, sadece ana yola çıkmak için uğraşırken sürekli daireler çizdiğimi anlamam yarım saatimi aldı.

Aslında iyi de oldu.Lisedeyken evimizin aşağısında tren istasyonu vardı.Rayların çevresi ağaçlarla kaplı, sakin bir bölgeydi.Okuldan çıkar,eve uğrar,yanıma yiyecek bir şeyler alır, koşa koşa oraya giderdim.Çok dinlendirici, çokça düşündürücü, bazen hüzünlü ama çoğunlukla huzurlu olurdu bu yürüyüşler. Oraya çok benzeyen bir yere gelmiştim ana yola çıkmak isterken.Sanki aynı raylar,aynı ağaçlar,aynı sessizlik,yeni biçilmiş çim kokusu..Tanıdık toprakların kokusu iç burkucu olsa da bazen, güvende hissettiriyor insanı.

Uzun uzun hayatımı düşündüm.Küçük hesaplarla büyük stresler yaşadığım günlerin yanı sıra tıkırındaydı geri kalan her şey.Ben başkası olsam, kıskanırdım.Şeker bir annem, çoğu zaman eğlenceli bir babam, dünya tatlısı bir sevgilim,sempatik bir hamsterım ve şair ruhlu 3 balığım vardı.Hayat bana güzeldi sanki.Ve bu gün..Cumartesiydi.

Kendime not düştüm:Armudun tadı ona nasıl gelir bilmiyorum ama, beraber armut yemekten daha lezzetli olacağını sanmam.O yüzden , boşver kuzum.

Gün boyu kulağımda şarkılarla gezmeme rağmen hemen hiç birini parça listeme bakmadan söyleyemem.Biri hariç:



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder